SATÜRN & JÜPİTER KAVUŞUMU 2020 ,BÜYÜK BULUŞMA
Ancak şunuda bilmemiz gerekir ki ,her dönüşüm ,elbette kolektif alanda birilerini sürekli eliyor ve hayata güçlü tutunanın kazandığınıda bizlere gösteriyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen , acılarımız bir olduğunda ötekileştirmeden diğerini GAD BALIK semboliğine de çekilebiliyoruz.
Yardımlaşmanın ve empati kurabilmenin kısada olsa ,çabukta unutsak bitakım değerleri kısa molalar da veriyoruz, birlikte güzeliz demek için.
Elbette birgün öğreneceğiz büyük maddi ve manevi kayıplar verdiğimiz zaman ,statümüzün ,cinsiyetimizin ,dinimizin hatta siyasi görüşümüzün insanlığımızdan önemli olmadığını .
Nasıl ve Ne zaman mı ?
Jüpiter ve Satürn kavuşacak saka da.
Tarih sayfaları 21 .12.2020
Saat : 21.21.11 dakikayı gösterdiğinde.
Küçük ve Büyük metanom döngüleri son bularak ,yeni bir 20 yıllık mikro bir döngü hava elementine mensup Kova ( Saka ) da vuku bulacak.
Fark ettiniz mi ? Tarihin rakamlarını ?
Sistemi hala basit bulanlardanmısınız ? O zaman es geçiniz bu yazıyı….
Okumaya devam ederseniz öncelikle mitolojide Satürn ve Jüpiter e bir bakalım.
Doğa temelli bütün inanç ve mitolojilerde, her şeyin başlangıcında kaos olduğu söylenir. Yunan mitolojisine göre, Kaos’tan Nyks yani gece, Erebos (yeraltı karanlığı) ve Gaia (yeryüzü, toprak) doğmuştur.
Gaia Uranos (gökyüzü) ile birleşerek ona çocuklar doğurmuştur. Çocuklarının kendi otoritesine kafa tutmasından endişelenen Uranos (Uranüs), onları yeraltına hapsetmiştir. Çocuklardan en küçüğü olan Kronos (Satürn), annesinin verdiği tırpanla babası Uranosu hadım ederek galibiyetini ilan etmiş, tanrısal tahta hak kazanmıştır.
Ancak ,Kronos yaşadıklarından ders almayacak, babasıyla aynı kaderi paylaşacaktır; İktidarını kaybetmekten korkan Kronos, Eşi Rhea’dan olan bütün çocuklarını yutmaya başlar.
Tanrılar, acılı annenin sesini duyarlar ve oğlu Zeus’a (Jüpiter) babasını yenmesi ve kardeşlerini de Kronos’un midesinden kurtarması için yardım ederler.
Jüpiter, Uranüs ve Satürn’ün aksine, sahip olduğu tanrısal iktidarı kardeşleriyle paylaşacaktır.
Uranos ve Kronos’un ortak noktası, kendi iktidarlarını kaybetmek korkusuyla çocuklarını yoketmeye çalışmalarıdır. Buna rağmen her ikisi de çocukları tarafından yenilgiyi tatmışlardır.
Zeus yani Jüpiter ise süregelen baba otoritesinden kurtulmanın ve bağımsızlaşmanın simgesidir. Doğa kanunlarına göre üstünlük sağlayarak hayatta kalınan kaotik dönemin bitişini, insanlık bilincini yani medeniyeti temsil eder. Zeus’la birlikte, insan doğanın hükmüne göre davranmaktan vazgeçer, doğa insanın kanunlarına göre denetim altına alınmış olur.
Mitolojide ve Astrolojide Satürn doğa kanunları ve geleneksel mirası simgelerken, Jüpiter yasaları, kanunları, hak ve özgürlükleri yani uygarlığa dair olguları sembolize etmektedir.
Satürn gelenekselci sabit yapı iken, Jüpiter ilerlemek ve genişlemek için gerekli olan “aykırı” etkidir. Modern çağda, örneğin ilk çağda olduğu gibi, sağ kalmak için üstünlük kazanmaya ihtiyacımız yoktur. Yine de baba oğul arasındaki mücadele insanlık var olduğundan beri süregelmiştir; Devletler, imparatorluklar halklarına babalık taslarken, özellikle erkekler doğumlarıyla birlikte babalarıyla aralarındaki ilkel korkuyla baş etmek zorunda kalmışlardır. Cesur ve radikal değişimlere yani çocukların inşa etmeyi düşledikleri yeni dünyalara direnen bütün taht sahipleri de sonunda yok olmaya mahkum olmuşlardır. Mitolojisi ile paralel baktığımızda bu yapıya ; kadim zamanlardan bu yana gözlemlenen ve “büyük zamanlayıcılar” olarak isimlendiren Jüpiter ve Satürn döngüleri, eskinin mirasından özgürleşmenin, ilerlemek ve yenilenmek için yaşanacak olan dünyevi değişimlerin habercisidir.Satürn, yani zaman, kendi çocuklarına kıyarak korku saçan , Jüpiter ise zamanı bile kandırabilen çocuktur, umuttur aslında , korkuya galip gelen, bilgidir… Jüpiter ve Satürn birlikteliği insanlığın aldığı ve alacağı büyük dersleri simgeler,bir nevi bilinçsel evrimimize ışık tutarlar.Jüpiter Satürn kavuşumu demek aslında sosyal reformdur. Her 20 senede bir meydana gelen kavuşum, yeni bir döngünün bitimine, bir diğerinin başlangıcına işaret etmektedir. Kendini ,Siyaset, toplum ve kişisel yaşam alanlarımız , Jüpiter ve Satürn kavuşumunun konusuna göre değişim gösterecektir.Bu zamanın efendileri olan iki gezegen , 20 senede bir küçük menotom ile aynı derecede, 200 senede bir farklı bir elementte bir araya gelirler.
Tarihlere göz attığımda ;
En son 20 yıllık döngüde ,yani 2000 yılının Mayıs ayında, Boğa Burcunun 22. derecesinde gerçekleşti ve hatırlarsanız bu ekonomik kriz ortamı yarattı, ve hemen ardından buna bağlı sermaya piyasalarını denetleyen kurumlar ortaya çıktı. Boğa Burcu toprak grubuna mensup olduğundan ,maddi konular ön planda ve parasal konular da gelişmeler yaşanmaya başladı .Bankaların üzerinde ciddi yapılandırılmalar ile global olarak krizler yaşanmaya başladı ve bu kavuşumdan 4 yıl sonra ,parasal konularda birikime ,hatta yastık altı konuları gündeme gelmeye başladı. Jüpiter’in Boğa’daki, yatırımlarla zenginlik ve itibar kazanma tutkusu, Satürn Boğa da bu kazanımları kaybetme korkusu ile yüzleşmelerine ve bununla gelen para kazanma hırsı ile doğru oarntıda kaybetme dürtüsü bankacılık sektörünün işine yaradı.
Jüpiter ve Satürn kavuşumu yaklaşık 200 senede bir element değiştirirdi.160. senenin sonunda yeni elementte tekrar kavuşurlar , 20 yıl sonunda yani 180. yılda eski elementine geri döner ve sonrasında yani 200. Yıldan itibaren yeni elementte karşılaşmaya devam ederler. Örneğin; 1842 yılından beri Jüpiter ve Satürn toprak elementinden burçlarda biraraya gelmişlerdir. 1981’de hava burcunda gerçekleşen kavuşumun ardından, 2000 yılında toprak burcunda tekrar birleşmişlerdir.İki üstün ve zıt gücün zodyakın herhangi bir derecesinde bir araya gelmesi, asla hafife alınacak bir gökyüzü hareketi değildir.Çünkü kavuşumun gerçekleştiği derecede bir tutulma ya da önemli bir transit tarafından tetiklendiği zaman dünyada önemli olaylar gerçekleşir.
Astrolojik olarak baktığımızda ;
Kavuşum gerçekleştikten sonraki ilk 10 sene, Jüpiter ve Satürn arasındaki açı genişler. Aralarında önce kare, sonra karşıt açı oluşur; Kavuşumla ortaya çıkan meseleler ilk 10 sene içinde büyür ve genişlerler. Etkiler bariz belirgin ve zorlayıcı olur.Bir sonraki 10 sene içinde, enerji zirve yapar ve yavaş yavaş dağılmaya başlar. Kavuşumla başlayan süreç ,Kare açı altında etkileri tüm gücüyle ortaya çıkarır, karşıt açı ilede kavuşum konusu pik yapar ve çözülmeler başlar işte bu ikinci 10 yıllık evrede, toplumlar tercihlerinin sonuçlarıyla yüzleşerek ,kendilerini analiz etme ve sorgulama fırsatı bulurlar. Ardından ise gelecek için yeni çözümler aramaya başlarlar. Bu arayışlar bir sonraki Jüpiter ve Satürn kavuşumuna dek devam eder.Toprak elementindeki Jüpiter Satürn kavuşumu, ekonomiyle, parasal dengelerle, sanayi devrimiyle ilgili idi. 200 yıllık büyük metonom döngüsünde , maddi değerler ön planda ve para söz konusu olduğunda insan hayatının asıl değerini unutuldu. Öyle ki ; Büyük dünya savaşlarını son 200 sene içinde yaşanmıştır. Uluslar son 200 yıldır toprakları sömürerek ,güç kazanma yolunda ilerlemiş, bu yöntemlerle istikrar ve düzen sağlamaya çalışmışlardır. Her yeni alınan toprak ,tarıma elverişli hale getirilirken , tarım teknolojisini geliştirmiştir.
Peki su elementinde gerçekleşen sahipkıranlar ?
Jüpiter Satürn birleşmelerinde, dinle ilgili yeniden yapılanmalar gündeme gelmiş ya da din kurumsallaşmıştır. Hava elementinde gerçekleşen Jüpiter Satürn kavuşumu daha entelektüel bir yapı içerir, geleneksel değerleri sorguladığımız bir evre olurken ,teknolojinin ilerlediği dönem olarak göze çarpar.
Resime daha büyük çerçeveden bakmaya ne dersiniz ?
Zodyağın ilk burcu Koç’un ilk derecelerinden başlayan elementsel değerle baktığımızda ,ateş, toprak, hava ve su elementlerindeki birleşmelerle devam eden, ortalama 800 yıl boyunca 40 kavuşum gerçekleşir.
İşte burası çok önemli !!! Biz buna “büyük mutasyon” deriz.
800 senelik bu evrelerde ; Dünyanın ve toplumun kaderinin değiştiği büyük dönüşümler yaşandığı zamanlardır.İnançların, medeniyetlerin, toplumsal alışkanlıkların kökten değiştiği zamanlara işaret ederler.O güne dek tüm bilinen ve uygulanan doğrular yıkılır, yerlerine yenileri inşa edilir.Ancak bu büyük yıkımlarla gelir.
En son 1702 yılında büyük mutasyon süreci başlamıştır.
Bir sonraki Büyük Mutasyona ise 2497 tarihinde olacaktır.
Büyük Mutasyon adı verilen 800 senelik döngüler, kimilerine göre peygamberlerin doğumuyla ve yeryüzüne büyük kadim ruhun inişi ilede alakalıdır.
(Özellikle Jüpiter ve Satürn aynı burçta 3 kez tam kavuşum gerçekleştiriyorsa).
Örneğin Hz. İsa’nın doğumunu öngören üç bilge adamın takip ettiği Bethlehem yıldızının, yine bahsi geçen kavuşum olduğu söylenmektedir.
Üç büyük peygamberin haritaları incelendiğinde bu kavuşumlarda göze çarpan etken ;
Bu kavuşumların su grubu burçlarda olduğu ,venüs ve neptün ünde kavuşum içinde olduğudur.
Tabii bunun yanında ;
Doğum haritasında bu kavuşuma sahip kişiler, topluma önemli öğretiler ve izler bırakan insanlardır.
Nostradamus (Yengeç’te),
İsaac Newton (Balık’ta),
Blaise Pascal (Aslan’da) ve Victor Hugo’nun (Başak’ta) haritalarında Jüpiter Satürn kavuşumu göze çarpmaktadır.
Peki şimdi bizleri neler beklemektedir ?
Jüpiter Satürn Kova ( Saka ) Burcunda
Buda şu demek ,2020’den itibaren bir sonraki 200 sene boyunca kavuşumlar artık hava grubunda burçlarda gerçekleşecektir.
Şimdi ,Kova burcunda kavuşacak olan Jüpiter ve Satürn, öncelikle ,paranın köleliğinin mecburen sona ereceğini , alternatif enerji kaynaklarının daha kapsamlı kullanılacağını ve paranın yerini başka metaryallerin ,teknolojinin alacağını göstermekte.
Kova burcu semboliği gereği ,uzay bilimidir, astronomidir, astrolojidir.Ortalama geleceğin mesleki dallarıda böylece şekillenmeye başlayacaktır.
Tabii öyle kolay olmayacaktır,200 senelik alışkanlıklardan vazgeçmekte zorlanacağımızda aşikar. Dini ya da siyaseti kendi çıkarlarına alet ederek toplumlarda kaos ve baskı yaratan ,zalim liderlerden korunmak , vicdanımıza kulak vermemiz gereken zamanlardayız.Doğayı acımasızca katlettiğimiz ,hayvanlara yapılan zulümlerin ,insan hayatı ve tüm bu saydığım değerler aslında en büyük kayıplarımızdı.Herşeyden önce insan olmanın sorumluluğunu almak ,isim ,cinsiyet ,din,siyaset gibi kavramların ötesinde aslında kurtarılmayı bekleyen doğa ve tekamül eden insan var.
Artık tüm yapıların hızlı bir şekilde yıkıma girdiği zamanın arefesindeyiz.Geleneksel sistem tamamen yıkılıyor değerli dostlar ….
Hukuk ,Eğitim ,Sağlık ve Evlilik kurumları büyük bir yıkımla kendini gösterirken ,siyaset ve politik düzenle birlikte para piyasaları ,bankalarda hızla yokoluşa doğru ilerlemekte.
Dünyanın genelinin covid 19 süreci ile suların iyice ısındığını bizlere 2020 yılında net göstermedi mi ?
Bireylerin hayatta kalma mücadelesi içinde ,korktukları ,panikledkleri ,çok üst bir mekanizmanın ,insanlığı sınava soktuğu bariz bir gösterge değilmiydi ?
“Büyük zamanlayıcılar” olarak adlandırılan iki ağır gezegen Jüpiter ve Satürn döngüleri ne zaman birarada olsalar ,toplumların kaderini yaşatacak olayların başlanmasına vesile oldular .Eskinin özgürleşmenin, ilerlemek ve yenilenmek için yaşanacak olan dünyevi değişimlerin habercisi oldular.
2020 yılında o kadar çok karmik yüzleşmeler yaşadık ki ,atalardan gelen borcumuzu maddi ve manevi bedelleri ile ödüyoruz.
Toplumun arka planında yeralan ve uzun zamandır saklı olan tüm eylemler ve gizlenen finansal suçlar artık görünür olmaya başlarken , perdelerin kalktığı ,çirkinliklerin su yüzüne çıktığı ,hükümetlerin gücü ve kontrolü modern dünyanın kaldıramayacağı şekilde yıkıma doğru ilerleyecek.Bilinen ve alışagelinen zeminlerin değişip ve bir daha hiçbir şeyin aynı olmayacağının zamana giriyoruz.
Bireysel ve global düzlemde yeni güç dinamiklerinin yükselmesi , gücün el değiştirmesi sonucunda ,bağımsızlığını ilan eden ülkeleri ve reforma giden sistemlere tanıklık edeceğiz.
1842 endüstri devriminden bugüne değin ,dünya kaynaklarını özellikle petrolü sömürüyor ve daha fazlasını elde etmek için daha fazla kaynak tüketiyoruz. Ve kaynaklarımız o kadar azaldı ki ,sınırlanmaya başladı.
O yüzden , artık insanlığın vizyonunun güncellenmesi ,kendi yüceliğini idrak etmekten başka çaresi yok.
Bireysel değil ,toplumsal bakış açısı gerçekleştirmemiz gereken ,bilinmeyenli bir denklem bizleri beklemekte.
Astrolojik yönüyle sembolik ve tarihi bir “sıfır yılı” nda. Makro ölçekli dünya olaylarıyla birlikte hayatımız boyunca ilk kez gerçek anlamı ile deneyim kazanacağımız güçlü ve yoğun duygularla tanışacağız. 2020 yılı çok zordu biliyorum ve olaylara katlanma sınırlarımızı zorladı.O yüzden bizleri mecburi değişime hazırladı.
Ve kaderimizi tamamen değiştirecek olaylarıda bu kavuşumdan hemen sonra ,2023 – 2026 yılları arasında Plüton ve Neptün’ün burç değiştirmeleriyle yeni bir dünya düzenine, farklı bir medeniyet algısına geçişimizin ilk adımlarını attıracak.
AB, NATO ve IMF gibi global oluşumları kapsayan krizler ile hemen ardından gelen dönem, yeni bir politik düzenin ve ekonomik sistemin doğuşunu gösterecek.
Hali hazırda ekonomi de dahil , her konuda dünyada varolan kriz elbette ülke olarak bizleride derinden sarsmakta ve sarsacakta . Türkiye’nin geleceğini baştan sonra değiştirecek yapıların ilki 2020 yılında atılırken ,2021 yılı Türkiye için büyük tarihi olayların gerçekleşeceği zaman olacak.Ekonomik olarak toparlanmamız 2022 yi bulurken ,2021 yılının ilk çeyreğinde ,toprak hareketleri ve doğal afetlerle gelen üzücü olayları da gündeme taşıyacak.
Dünya genelinde genetik mühendisliği ,fizik kuantum ile ilgili gelişmeler yaşanırken , nüfüs planlamasıda önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkacak.
Transitlerinde etkisi ile kitlesel yok oluş buna bağlı gelişen korkular , hayatta kalma direncimizin daha da artacağı , güç dengelerinin bozulup yeniden dağılabileceği, insanlığı büyük sınavların beklediğini söyleyebilirim..
Peki ülkemizde başka ne gibi gelişmeler yaşanabilir ?
Biliyorsunuz ki ,Uranüs Boğa da ve Türkiye haritasının 11. evinde. Ve güneşimize karşıt açı yapacak. Oradanda Kova Burcundaki 8. evimizde transit yapan satürn ve jüpitere meydan okuyacak.Ülkemizin geleceğini baştan sonra değiştirecek bir süreç diyebilirim. Eskiye meydan okuyarak yenilenme, grevler eylemler ekonomik sarsıntılar ülkeyle ilgili öngörülmeyen olaylar sivil çatışmalar ve savaş gibi ihtimaller 2021 yılında ,Türkiye için büyük tarihi olayların gerçekleşeceği süreç olurken ,yaşlı nüfusun ölümünde artış ,bankalarla ve kredilerle ilgili olumsuz gelişmeler de maalesef ,yeniye yer açmak için yıkımın mecburiyetini göstermekte.
Değerli takipçilerim ; Yeryüzü varolduğu binlerce yıllık zaman döngülerinden bugüne ,bitakım kıyametlere tanıklık etmiştir.Ancak bunlar asla mutlak son olmamış ,insanoğlunun bilinmezliğe karşı salgıladığı korkular hep varolmuştur.Bunun akabinde cepte bir umutta hep olmuştur.Beklenen sonlar, aslında dünyanın formata ihtiyacı olduğudur.Tıpkı bizlerin bir yıl öncesi aynı kişi olmadığımız gerçeği gibi …Bir kova gibi düşünün ve hareket edin ,bilginin peşinden koşun ,toplumsal düşünün ve hareket eden ,bambaşka bir dünyaya uyanıyoruz.Kaderimiz bizim elimizde şekilleniyor.
Sevgiler
Semra Üre
Yorumlar
Yorum Gönder